YAYINLAR

23 May 2018

WONDER(MUCİZE) FİLMİNİN PSİKOLOJİK İNCELEMESİ

‘’Kimse görünüşünü değiştiremez. Belki biz görme şeklimizi değiştirebiliriz.’’



       Sıradan bir doğumu olmayan, bu sebeple 27 ameliyat geçirmek zorunda kalmış ve bunlara rağmen sıradan görünümüne kavuşamamış; Auggie… Diğerlerinden farklı görünmesinin sebebiyle evde annesi tarafından eğitim almıştır.Fakat ailesi artık diğer çocuklarla birlikte okula gitmesi gerektiği kararını alır. Bu karar üzerine  annesi Auggie’yi okula götürür. Okulun müdürü olan Tushman, okulda bulunan birkaç öğrenciyle tanıştırıp okulu gezdirmesini ister.  Bu gezinti sırasında okulun bilim derslerinin geçtiği laboratuara gelindiğinde Auggie ‘’yüzüne ne oldu trafik kazası mı geçirdin ya da yangından mı oldu ?’’ sorusuyla karşı karşıya kalır.Bu tip sorular  Auggie’nin ilk kez karşılaştığı sorular değildi. Bu sorulara maruz kalmamak için astronot kaskıyla gezmesi onun duygu durumunu da açıkça göstermektedir.  Astronot kaskını çıkardığında etrafındaki bütün gözlerin üzerinde olduğunun farkındaydı. Sadece bununla kalmamakla birlikte ‘’korkunç görünüyor,şuna baksana tam bir ucube ‘’tarzında kaba sözlerle karşı karşıya kalmaktaydı. Böyle anlarda onun yapacağı tek bir şey vardı, o da annesi Isabel’in söylediği ‘’bulunduğun yeri sevmiyorsan olmak istediğin yeri hayal et’’ sözünü uygulamaya geçirmekti.  

       Bireyin fiziksel görünümü yani bedenini nasıl algıladığı;kendine güvenini, değerlilik- beğenirlilik algısını, yaşama bakış açısını,arkadaşlık  ve aile ilişkilerini dolaylı olarak etkilemektedir.beden algısı çocuğun kendisini diğerlerinden ayrı bir varlık olarak algılamaya başladığı benlik gelişiminin oluştuğu dönemle birlikte başlamaktadır. Eğer fiziksel görünümü sıradan ve güzel görünüyorsa; kişiler arası ilişkilerin olumlu olduğu görülmektedir. Fakat fiziksel görünümde anormallik varsa, birey kendisini toplumda dışlayıp benlik saygısının kazanılmadığı görülür. Çocuğun fiziksel görünümü ile ilgili bilgisi doğuştan gelen bir  durum değildir. Ancak sosyal çevrenin söz,tutum ve davranışları hatta bakışları bile kendi bedeni hakkında fikirleri şekillendirmektedir. Çevreden alınan bu bilgiler çocuğun fiziksel görünüm ile ilgili farklılıkları yorumlamayı öğrenmesini sağlar. Dolayısıyla çocuk fiziksel farklılıkları doğuştan gelen bir ayrımla değil çevreden aldığı geri bildirimler yoluyla öğrenir.

       Auggie derse girdiğinde öğretmeni sınıfa şöyle bir soru sorar ‘’kendinize kimi örnek alıyorsunuz?’’ bu soru üzerine Jullian, Auggie’nin saçının alt kısmının örgülü oluşundan yola çıkarak yıldız savaşlarından bir karakteri sevmesi sonucuna varmıştır. Auggie’nin bu karakter gibi saçının alt kısmını örmesi bu karakteri ne kadar benimsediği ve model aldığını göstermektedir. Sosyal bilişsel kuramcılara göre öğrenmelerimizin büyük bir kısmının diğerlerinin yaptığını gözlemleme ve model almadan kaynaklandığını belirtmişlerdir. Bandura üç tip model tanımlar. Birinci tip gerçek model-belirli bir davranışı sergileyen gerçek insan.Fakat biz aynı zamanda sembolik bir modelden de – bir kitapta,filmde,televizyon programında,video oyununda ya da diğer araçlarda yer alan bir kişi ya da karakterden- öğrenebiliriz. Son olarak başka bir insan olmadan gerçek ya da sembolik bir model olmadan sözel yönergelerden –nasıl davranılacağının tanımlanması- öğrenebiliriz. Auggie’de karşımıza çıkan model alma ise ikincisidir. Örneğin pek çok çocuk davranışlarını futbol oyuncularından,rock şarkıcılarından ya da Harry Potter ve Hannah Montana gibi kurgu karakterlerden model alabilir. Auggie’nin de yıldız savaşalarında ki karakter  gibi saçını örmesi bunu kanıtlamaktadır. Fakat alınan model ile ilgili sosyal çevreden gelen bir takım  olumsuz eleştirilere maruz kalmak davranışın yapılma sıklığını azaltır ve hatta yok edebilir.Sınıf arkadaşı Jullian‘ın o örgülerin 15 yıl öncede kalmış olduğunu söylemesi ve ona ucube diye seslenmesinin ardından Auggie’nin eve gider gitmez örgüsünü makasla kesmesi bize sosyal çevrenin davranışımıza olan etkisinin kuvvetini göstermektedir.

       Tüm bunlara rağmen Auggie yavaş yavaş okula alışmaya başlamıştı aynı zamanda okulda ona alışmaya başlamıştı. Artık kötü sözler işitmemesine rağmen en sevmediği yer okulun bahçesiydi. Çünkü insanlar yüz ifadeleriyle de kendisine duygu durumunu belli edebiliyordu. Açıktır ki, bir heyecana eşlik eden yüz ifadesi,heyecanın iletilmesine hizmet eder. Psikologlar Charles Darwin’in klasik eseri The Expression of Emotion in Man and Animals’ın 1872’de yayımlanmasından beri, heyecanların iletilmesini türler için yaşamsal değeri olan bir işlev olarak görmüşlerdir. Bundandır ki duyguların yüzsel ifadelerinin önemli bilgiler ilettiği bir gerçektir. Bu gerçek, bir kişinin yüz ifadesi tek başına başka bir kişinin davranışını etkilemeye yettiği zaman daha da güçlü bir şekilde kanıtlanır.




       Sınav esnasında sınıf arkadaşı olan Jack’e kopya vermesiyle arkadaşlık bağı kuvvetlenir. Yemekleri onunla beraber yemeye başlarlar. Fakat Auggie insanların önünde yemek yemekten hoşlanmazdı. Bunun sebebi ise yemek yerken canavara benzediğinin söylenmesiydi. Çocuğun fiziksel görünümündeki herhangi bir farklılık travmatik etkilere yol açabilir. Bu durum üzerinde çocuğun içinde bulunduğu çevrenin tepkileri  önemlidir. Öncelikle çocuğa takılan lakaplar, kıyaslamalar kendi bedenindeki farklılığın olumsuz bir durum olduğunu anlamasını sağlar. Böylece bedenine yönelik üzüntü ve öfke duymasına ruhsal olarak olumsuz etkilenmesine yol açabilir.  Auggie’nin bu duruma maruz kalmasıyla onda görülen tepki ise başkalarının yanında yemek yiyemeyişidir. Fakat arkadaşı Jack’in ona eşlik edip bir canavar gibi yemeye başlayıp bu durumu eğlenceye çevirmesiyle Auggie’nin de yemesine vesile olmuştur. Auggie’nin artık birlikte yemek yediği,oyun oynadığı hatta kendisinin bile yüzüyle dalga geçtiği bir dostu vardı. Burada önemli nokta ise; fiziksel görünümdeki kusurların ancak sorun olarak algılandığında ruhsal bunalıma yol açabileceğiydi. Bu nedenle çevresinin tepkileri önem taşımaktaydı.  Ve cadılar bayramı geldiğinde Auggie artık özgürdür.. normalde kimsenin onu fark etmemesi için başını öne eğip yürüyen Auggie cadılar bayramında başı hep dik yürümektedir. Bulaşıcı hastalığı olduğu söylenip ondan kaçan insanlardan ötürü bugün onun tanınmaması ve herkesle selamlaşması Auggie için tam bir bayramdı. Fakat bu tanınmamak beraberinde bir olumsuzluğu da getirdi; sınıfa girdiğinde Jack de dahil olmak üzere onun hakkında çirkin ithamlarda bulunulmasına şahit olması Auggie için büyük bir yıkım olmuştu. Jack öncelikle annesinin ona iyi davranmasını istediği için onunla arkadaş olsa da onu tanıdıkça,dış görünüşünün ötesinde iç dünyasına inmeye başlayınca onunla takılmayı kendisinin de istediğinin farkına varmıştı. Bu durumdan sonra bilim fuarı projesi için Jack‘in ısrarı üzerine Auggie ile grup olurlar ve yaptıkları proje de 1. Seçilmeyi başarmışlardır. 

       Böyle bir farklılığı olan çocuğa yalnızca çevrenin etkisi değil onunda çevreye etkisi oldukça fazla olabilir. Annesinin yazmakta olduğu tezi Auggie doğduktan sonra yarım bırakıp bütün hayatını ona adaması  iki çocuğunun olmasına rağmen yalnzca tek çocuğu varmışcasına davranmak zorunda kalması  ve babasının da sadece onunla ilgilenmesi… ablası Via'nın da ‘’Auggie bizim güneşimiz;annem,babam ve bende güneşin yörüngesindeki gezegenleriz’’ benzetmesi; daha önce hiç annesiyle baş başa vakit geçirmedikleri  gibi babasından hiçbir konuda yardım almadığı ve hatta sınavlarına bile hastanede bekleme odalarında çalıştığını beraberinde getirmektedir. Bu çalkalantılı duygu durumuyla birlikte Via belki de anne ve babasından daha fazla etkilenmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere farklılığı olan bir çocuğun çevresine de  etkisi  oldukça fazladır. Ve bu da çevresindeki kişilerin duygu durumunda da hasarlara yol açabilmektedir.







       Okula ilk girdiği günlerde astronot kaskını çıkarmak istemeyen Auggie bir yılın sonuna geldiğinde artık ona ihtiyacı olmadığını fark etti. O olmadan da arkadaşlıklar kurabileceğini gitmiş oldukları kampta anladı.Diğer insanlardan farklı olması artık onu üzmüyordu. Burada sosyal çevrenin etkisi oldukça büyüktü. Çevresindeki insanların bakışlarının ve aynı zamanda davranışlarının değişmesiyle Auggie’nin de kendisine olan yaklaşımı değişmişti. Ve yıl sonu etkinliğinde onur ödülü almasıyla birlikte  ise  annesine teşekkür edip onu iyi ki okula gönderdiğini söylemesinden de anlaşılacağı üzere sosyal baskının kendisini soyutlayarak değil de tam tersini yaparak yani insanlarla iç içe olarak bunun yenilebileceğini ve insanların dış görünüşüne ilişkin bakış açımızın değişmesiyle bir ''mucize'’nin meydana gelebileceğini görmekteyiz.